Kendini bulmak dedim ama o kendisini tanıyor mu?

Sorular soruyor, bulamıyor bir açıklama

Her şeyin tepetaklak olduğu, anlamsızlaştığı gibi

Kandırıyor mu insan kendini, anlamsız mı geliyor

Anlam mı vermek istiyor yoksa anlamlandıramıyor mu?

Hep sorular soruyor insan kendine, cevabını hiçbir zaman bulamayacağını bile bile. Etrafına bakıyor, insanları izliyor. O insanları tanımıyor ama insanlar onu tanıyor. Kitabına göre yapıyor ama kitabı okumuyor.

İnsan hep kendine gelen soruları cevaplayarak büyümüştür. Daha gözlerini dünyaya açmadan sorulara tutulmuştur. Neden hep sorulara cevap vermek zorunda insan, neden doğru cevabı bulmak zorunda.. Küçük bir çocuğa

‘’Bu ne? – Baba/Anne nerede? – Senin ismin ne?’’

Nedir bu soruları insanlara sordurtan, nedir bunlara verilmesi gereken cevaplar.

Cevabın doğruluğunu belirleyen unsur ne? Şu mudur;

Belirlenen bir cevap var ve o cevabı verdiğinde, doğruluğu kabul edilir. Bu alışkanlığını bize neden yüklüyor insanlar, neden böyle olmak zorunda. Bebekliğinden bu zamana hep sorulan sorulara vermesi gereken cevapları öğrenir insan, öğretirler insana. Bir arayış mıdır ? Bir motor kabiliyeti midir? Cevapları bilinen soruları cevaplamak…

Başlayan bu soru sorma adeti hep var olacak. Yetişkin de bir bebek, yaşlı da bir bebek… Hep devam eden bir süreçten bahsediyorum.

İşte böyle bir sürece itilen insan, cevabını bildiği soruları sormayı öğreniyor. Bu bir kısır döngüye itiyor ve anlamsızlaşıyor, anlamsızlaştırılıyor.

Gençlik dönemi geldiğinde, ona verilen amacın bir kurgu olduğunu anlıyor. Onu düşündüren, uykusuz gecelere hapis eden sebepler aslında bir kurgudan ibaret. İnsanlar ona bu anlamı yüklüyor, o bu hayatın bir karakteri olamıyor. Belirli şeyleri yaşayan bir tip olmaktan ileri gelemiyor. Hep başkalarına göre hareket ediyor, hep başkalarını mutlu ediyor.

Sonraları fark etmeye başlıyor, amacının olmadığı bir hayat yaşadığının…

İçinden gelen istekleri olmadığının, bütün bir yaşama çabasını ne için yaptığını sorguluyor? Bu sorgulama dinsel, ailesel bir sorgulama değil. Tüm haliyle bir anlamsızlaşma, doğruların belirlendiği bir dünya da cevapları ezberlemek. Bu ezberlemeyi anlamlandıramıyor insan, onu farklı kılanı bulamıyor, ya da farklı olduğunu hissettiren ne? Farklı mıdır insan, her insan özel midir?

Bazen kabuğunu çekilmeli insan, kendine soru sormadan düşünebilmeli. Cevabı ezberlemeden, cevabı kesin olmayan sorulara yönelmeli? Doğru veya yanlış bir cevap bulmadan, kendini dinleyebilmeli.

Kendine bir cevap da bulmak zorunda olmamalı, bir amaç belirlemek zorunda hissetmemeli. Aynaya dahi bakmak zorunda olmamalı. Tek yapması gereken birazcık düşünmeli, içinde var olan o kendisini bulmalı. Kendisini kendi bulmak zorunda insan, diğer insanların sorularına göre hareket etmemelidir.

Din, dil, ırk, kültür vb. her şeyin üstünde bir düşünme olmalı, bir öz aramalı. Kendini aramalı insan.

Bunu başarabilen insan rahatlayacak mı? Ya da doğru bir şey mi yapıyor? Bunların da doğruları olmamalı, bir doğruya yöneliş olmamalı. Sadece düşünmeli, düşünceli olmalı.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: