‘ ‘ Bir devrim dönemine girdiğimizi düşünüyorum. Bu dönem, devrim bütün Avrupa’da ve nihayet bütün dünyada zafere ulaşana kadar, elli yıl sürebilir.’’

                   Arthur Ransome, Six Weeks in Russia in 1919

                               (Ransome,1919,s.54)

Dünya Savaşı, katılan devletler ve halklar üzerindeki etkileri öylesine bunaltıcı oldu ki devrimler kaçınılmaz oldu. Eski dünya ölüme mahkûm olmuştu. Halkların ayaklanması, kapitalizmin yerine sosyalizm geçirilmesi böylece acılarını daha olumlu bir şeye dönüşmesi: Ekim 1917 Bolşevik Devrimi dünyaya bunu göstermeye başladı. Fransız Devrimi nasıl 19. Yüzyılın en önemli olayı ise Bolşevik yani Ekim Devrimi de 20. Yüzyılın en önemli olayıdır. Ekim Devrimi tarihte görülen en heybetli ve örgütlü devrimci hareketini üretti.

Ekim Devrimi, ulusaldan ziyade evrensel bir olaydır. Aslında Çarlık Rusya’sının devrim için olgunlaştığı, devrimi tam olarak hak ettiği ve devrimin çarlığı kesinlikle devireceğini, 1870’lerde herkes tarafından kabul edilmişti.1095 Devrimi’nden sonra ordu, polis ve kamu görevlileri mutlak sadakat sayesinde ülke patlama eşiğinden döndü.1915 çarlık hükümetinin yaşadığı sorunların tekrarlanması sonrasında 1917 devriminin olmaması şaşırtıcı olurdu. Aslında Rus köy toplumumunum dışında herkes, bir Rus devriminin kesinlikle sosyalist olmayacağını düşünüyorlardı. Burjuva liberalizmin partisi Kadetler 1917-18 Yasama Meclisi için serbestçe seçilen milletvekillerinin %2,5’inden daha azını kazanmışlardı. Bunun sonuncunda devrimci partilerin önderliğin de ne olduğu bilinmeyen ya da köylüler ve işçilerin ayaklanması ile kazanılması gerekecekti yada devrimi gerçekleştirenler daha radikal bir aşamaya geçecekti. Lenin, liberal atın Rus devrimci yarışının koşucularından biri olmadığını kararına vardı.

Olabilecek devrimin yayılmasından daha muhtemel görünmüyordu, nedeni ise Büyük Savaşın özelliklede yenilgiye uğrayan ülkelerde yaygın siyasi çöküş ile sonuçlandı. Şöyle ki 1918’de yenilgiye uğrayan güçlerin yani Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan hükümdarları tahtlarını Rusya’da çarını kaybetti. İtalya ise neredeyse toplumsal huzursuzluk, kazanan taraftaki Avrupa devletlerini bile sarstı.

Yani savaşan tüm devletteler savaşın olağanüstü baskısı altında ezildiler.

 

Rusya’da artık yiyecek sıkıntısı da yaşanmaktadır. Günlük ekmek tayını yarım kilodan önce 250 grama düşmüştür.  Hatta Hiç bulunamadığı zamanlar da olmaktadır. Çocukların yarısı süt bulamamaktadır. Meyve mevsiminde bile çok pahalıdır, tütün alabilmek için saatlerce kuyruklarda beklemek gerekmektedir. Bunun sonucu olarak karaborsa altın çağını yaşamaktadır. Bunlara rağmen şehrin tiyatroları, resim galerileri, konferans salonları, otel ve lüks lokantaları açık ve kalabalıktır. Ayrıcalıklı sınıflara mensup insanlar alıştıkları yaşamlarını sürdürmektedirler. Bir şeyler de değişmiştir. Kadın ve erkeğin seçme hakkı vardır ve sendikalaşmışlardır. Bütün Rusya politika, tarih, ekonomi, ne bulursa öğrenmek istiyordu. Örgütler   broşürler basıyor, bunları orduya, köylülere, fabrikalara, sokaklara kadar dağıtıyordu.

Toplantılarının ardı arkası kesilmemektedir. Petrograd’da kongreler yapılmakta, yeni kararlar alınmaktadır. Bolşeviklere karşı operasyon başlatan hükümet, ele geçirebildiği bazı önderler olmak üzere birçoğunu tutuklattılar. Kendilerine yöneltilen en önemli suçlama Almanya için çalışan casuslar olmalarıdır. Mahkemelerde bunun doğru olmadığı, hükümetin kara propagandası olduğu açığa çıkar. Eylülde büyük şehirlerde yapılan belediye seçimlerinde. Bolşeviklerin oyları önemli ölçüde artar. Cephedeki asker ise barış istemektedirler. Fakat yönetimin bunu yapacak gücü yoktur artık.

 

Ve Lenin sahneye çıkar

6 Kasım günü ve 7 Kasım’ın ilk saatleri hareketli geçer., Bolşevikler telefon santralini, telgrafhaneyi ve Baltık istasyonunu işgal eder, bazı bakanları tutuklar. Yunkerler ile Kızıl Muhafızlar arasında yer yer çatışmalar olur. Kışlık Saray kuşatılmıştır.

Lenin’in yakın arkadaşı Zinoviyev şunları söyler: “Ya iktidar burjuva-derebeyi ekibinin elinde kalacaktır ya da iktidar devrimci işçi, asker ve köylülerin eline geçecektir ve derhal bir barış teklif edilecektir. O zaman köylülere toprak, işçilere sanayi denetimi sağlanacak, o zaman açlara da ekmek bulunacak ve bu saçma savaş bitecektir.”

 

 Sovyetler Kongresi’ne Lenin de katılır. Lenin konuşmaları dinledikten sonra kürsüye çıkar ve söze “Şimdi artık sosyalist düzeni kurmaya başlayalım” diyerek başlar: “İlk iş barışı gerçekleştirecek pratik tedbirleri almaktır. Savaş ve barış sorunu o kadar açıktır ki, herhangi bir giriş yapmayı gereksiz bularak size bütün savaşan ülke halklarına hitaben yayınlayacağımız bildirinin taslağını hemen okuyabilirim.” Ve okur. Taslak kabul edilir. Devrimcilerin önlerine koyduğu ilk mesele barıştır.

 

Lenin daha sonra ilk maddesi “Toprak üzerindeki mülkiyetin karşılıksız olarak kaldırılması” olan kararnameyi okur. Bu madde de kabul edilir. Sabah ise, Kurucu Meclis’in toplanmasına kadar bir geçici işçi ve köylü hükümeti kurulduğu ilan edilir. Adı Halk Komiserleri Konseyi olacaktır. 15 kişilik konseyde Lenin başkanlık görevini yapacaktır. Troçki ise dışişlerinden sorumludur.

On gün içerisinde toprakta özel mülkiyet kaldırılıp bankalar devletleştirilmiştir. Oturulmayan konutlar kamulaştırılmış, iç savaş kışkırtıcılığı yapan basın sansür edilip matbaalara ve kâğıt stoklarına el konulmuş, bütün ücretli işçilerle şehirlerdeki ve köylerdeki fukara halk istisnasız sigorta kapsamına alınmıştır. “Okuma-yazma bilmeyenlerin ve cahillerin çok olduğu bir ülkede, her gerçek demokratik iktidarın eğitim alanındaki ilk amacı, bu karanlıkla savaşmak olmalıdır” denilerek modern pedagoji isteklerine uygun geniş bir okul şebekesi kurulması kararı alınmıştır.

El konulan Dışişleri Bakanlığı’nın kasalarında Çarlık Hükümeti’nin İngiltere ve Fransa ile yaptığı gizli antlaşmalar ele geçirilip bütün dünyaya açıklanır. I. Dünya Savaşı ve sonrasına ait bu planların açıklanması dünyayı şaşkına çevirir. Gıda temini konusunda engeller çıkaranlara, vurgunculara ve karaborsacılara karşı tedbirler alınıp uygulanır.

KAYNAKÇA

John Reed, Dünyayı Sarsan On Gün, çev. Rasih Güran, Ağaoğlu Yayınevi, 1967.

John Reed, John Reed’in Eğitimi, çev. N. Rikkat Çobanoğlu, Pencere Yayınları, 2008.

Eric Hobsbawn , Kısa 20. Yüzyıl 1914-1991 Aşırılıklar Çağı

 

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: