Asr-ı gurbet harap etmiş köyümü
Bülbül gitmiş , baykuş konmuş gel hele
Ben ağayım, ben paşayım diyenler
Kapıyı kilitlemişler gel hele
Gel hele de kömür gözlüm gel hele
Gel hele de dudu dillim gel hele
Boşuna denmemiş türküler yaşanmışlıkları anlatıyor diye .Yukarıda alıntı yapılan Ali Kızıltuğ’dan Sivas – Divriği ilçesine ait olan türkü de bu açıdan ele alınabilecek güzel bir eserdir. Bunun üzerine ünlü şairimiz Bedri Rahmi Eyüboğlu’na kulak verelim :
Ah bu türküler ,türkülerimiz
Ana sütü gibi candan ana sütü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ , yayla yayla
Köyümüz köylümüz memleketimiz .
Bunun için bu türküleri dinlerken gözlerimizi kapatmalı ve biraz üzerine tefekkür etmeliyiz.Çünkü günümüzdeki anlamsız pop müziklerinden farklı bir mana derinliği içeren eserler bunlar. Haydi gelin beraber geçmişe doğru bir yolculuğa çıkalım ,bizim köye gidelim.1994- 1998 yılları arasından çocukluğumun geçtiği köye . Kastamonu’nun küçük ve şirin ilçesi Daday’a bağlı ormanların içindeki Kavakyayla köyüne .
Evet, artık bizim köyde patosun tırpanın sesi yok ,harmanda top oynadığımız alanda oyun oynamak için hiç çocuk kalmamış , var olan köy okulu kapanmış ve işlev değiştirerek köy odasına çevrilmiş . Ancak o da ne ! Köy odasında oturup konuşacak yetişkinlerden de kimse kalmamış . Dedemgilin gece vakti ava giderken yaşanan o coşku kalmamış . Hurundan (fırından ) taze çıkmış lezzetli ve muhteşem kokulu kül çöreği artık o ocaktan çıkmıyor .Hasat zamanında , meyve toplarken yaşanan o sevinç maalesef kalmamış . Kışın tatlı tatlı yanan sobanın yanında kestane kokusu eşliğinde yapılan güzel oturmaların esamesi okunmuyor . Binek aracı olarak kullanılan at yok , zenginliğin göstergesi olan davar yok ,kömüş yok ,sığır yok . Peki gelelim olanlara , elde neler kalmış ?
Bomboş kalmış ve ekilmeyen tarlalar ,işlevini yitirmiş harmanlar ,kıyıda köşede atılmış ,kaderine terk edilmiş sabanlar, tırpanlar ,dirgenler , anadutlar . Mahzun bir şekilde eski günlerini arayan ahşap kokulu koca konaklar , bomboş kalmış ahırlar var .
Evet , baktıkça bu durum insanı üzüyor , insan istiyor ve ümit ediyor ki geçmişteki şenlik geri gelsin , herkes yaban elleri terk edip köyüne geri dönsün . Biliyorum bu bize gerçekleşmesi çok zor bir ütopya gibi geliyor .Ancak ümit ediyoruz ki 25 sene önceki çocukluğumdaki o günler geri gelsin . Ben o zamanları çok özlüyorum .Bir halk deyişinde “Uma uma döndük muma” denir. Biz de bu deyişin tersine umarız ki beklentilerimiz boşa çıkmaz ve boğucu metropollerin keşmekeş hayatından sıkılan insanoğlu özüne geri döner , köylerimiz tekrar canlanır , ölgün köy damarlarına tekrardan bir kan pompalanır ve köyler canlanır . Temennilerimizin gerçekleşmesi dileğiyle. Esen kalın …