https://www.kitapyurdu.com/kitap/madame-bovary-fransizca/452719.html

 

    Dünyada birçok yazar 21. yüzyılın kadınlarına yönelik çok sayıda eser kaleme almıştır.

Bunlardan en önemlisi Gustave Flaubert’in Madam Bovary isimli romanıdır. Romanda ana

Karakter olan Emma’nın iç dünyası yaşadığı çevreyle, etrafındaki insanların etkileriyle ve

hatta okuduğu kitaplarla anlatılmıştır. Romanın karakterlerinin yaşadığı zaman da göz önünde

bulundurulursa çeşitli politik olayların da onların davranışlarına etki ettiği söylenebilir.

Roman 21.yüzyıl  kadınlarıyla Emma’nın iç dünyası kavramları üzerinden dört bölümden

oluşacaktır. Bu çalışmada öncelikle Emma karakterinin özellikleri üzerinde durulacaktır.

Ardından 21.yüzyılın kadın karakteri incelenecektir. Ayrıca 21.yüzyıldaki kadın kavramı ve

Emma’nın özellikleri arasındaki benzerlikler incelenecektir. Son olarak 21. yüzyıldaki kadın

kavramı ve Emma’nın özellikleri arasındaki farklılıklar üzerinde durulacaktır.

 

Madam Bovary, küçüklüğünden beri babasının yanında büyümüş, kendini kitaplarla ve

müzikle büyüten bir karakterdir. Emma Rouault’un Ursulines rahibeleri okulunda yetiştiğini,

iyi bir eğitim görmüş olduğunu öğrendi: Bu yüzden de kız dans etmeyi, resim yapmayı,

gergef işlemeyi biliyormuş. Coğrafyayı, piyano çalmayı öğrenmiş… (Flaubert, 1856, s.67)

Emma’nın bu çok yönlü karakteri onun düşüncelerinin şekillenmesinde de önemli bir rol

oynamıştır. Bunu daha çok okuduğu kitaplarla anlayabiliriz. Bariz bir şekilde bellidir ki

kitapların konusu ağırlıklı olarak aşk, saray hayatı ve hayaller üzerine kurulmuştur. Bu sayede

Emma da kendini bu kitapların etkisine kaptırıp, gerçek dünyada sıkılmaya başlamıştır.

İşte Emma da tıpkı bu, giysileri uzun bedenli hanımlar gibi, eski bir şatoda yaşamayı

özlüyordu. (Flaubert, 1856, s.87) Kuşkusuz Emma’nın karakterinin şekillenmesinde yaşadığı

dönem ve çevrenin de etkisi büyüktür. O dönemde çeşitli olaylar halkın günlük hayatını,

dolayısıyla kadınları da etkisi altına almıştır. Bu sebeple Emma da zaman zaman günlük

hayatın işleriyle meşgul olmuş ancak bu onun iç dünyasına kapanmasına neden olmuştur.

İhtimaldir ki bu durum onun karakterine de yansımıştır. Çünkü bir an için yalnız kalmak,

karşısında boyunca bahçeyle tozlu yolun o hiç değişmeyen halini seyretmekten kurtulmak

için, ara sıra sokağa çıktığı oluyordu. (Flaubert, 1856, s.94) Bu sözlerle de anlarız ki Emma,

karakterinin getirdiği duygularla yaşadığı hayattan zaman zaman sıkılmış ve bunalmıştır. Bu

memnuniyetsizlik onu evliliğinden mutluluk duymamaya doğru götürmüş ve bunun

sonucunda aradığı duyguları başkalarında bulmuştur. Talihin başka cilveleriyle başka bir

adama rastlayamaz mıydım acaba? deyip duruyordu. (Flaubert, 1856, s.95)

 

Tarihten bu yana dünyada meydana gelen çeşitli olaylar farklı sonuçları doğurmuştur. Bu

olaylar sonucunda her toplum, kendi sistemini daim kılmak üzere düzenlemeler sağlamıştır.

Ancak bu olaylar ve düzenlemeler bazen kadınlar üzerinde birtakım etkiler bırakmıştır.

  1. yüzyıl kadını, kendi ailesiyle ve eviyle ilgilenen, bunların yanında da mesleğini elinde

tutan bir tiptir. Şu da olanaklıdır, bu olgular kişinin kendi yaşam tarzına göre değişebilir.

  1. yüzyıla girerken ekonomik ve sosyal gelişim, kadınların çalışma hayatına daha fazla

katılmalarına imkân sağlamıştır. (Özyılmaz, Ahmet Merih; Yavuzer, Hasan, 2016) Bu sözlerle

de anlarız ki 21.yüzyılda kadınlar kendilerine çalışma bakımından bir hedef belirlemiş ve

bu hedefi sürdürmüştür. Zira, gelişim sonucunda kadınların kendileri ve aileleri için bir

emek sarf etmek istemeleri kaçınılmazdır. Zaman zaman bu meşguliyet sırasında bunalım

yaşar 21.yüzyıl kadını. Yaşadığı döneme ve çevreye uyum sağlamakta güçlük çeker. Bir

değişiklik veya bir farklılık arama çabasına girer. Bunların en önemli sebeplerinden biri de

günlük hayatta yaşadığı sıkıntılar ve dönemin getirdiği olaylardır. Bunlara aile sorunlarını,

her türlü ilişki sorunlarını ve toplumsal olayları örnek verebiliriz. Bu bağlamda denilebilir ki,

21.yüzyıl kadınının iç dünyası ve karakteri kendi dönemi ve çevresiyle birlikte şekillenir ve

çeşitli sonuçlar meydana gelir. Bu sonuç kadının yaşadığı hayattan zevk almamasına ve daha

fazla mutluluk aramasına sebep olur. Kadınlar açısından, işgücü piyasasına katılımın düşük

olması ve eğitim imkânlarının çok sınırlı olması, toplumsal cinsiyet rollerinin biçimlendirdiği

kadın olma durumu, geleneksel kadın rol modeliyle yetiştirilmek, kadına gelir elde etmek için

yeterli zaman kalmaması insan haklarından sınırlı yararlanmalarına neden olmaktadır.

(Gerşil, 2015) Bu sözlerden yola çıkarak, toplumun kadına gereken zamanı ve ilgiyi

vermemesi de kişilerin kendi iç dünyasına kapılıp bir buhran yaşamalarına sebep olur

denilebilir.

 

Flaubert, romanın hemen hemen her sayfasında Emma karakterinin yaşadığı bunalımdan,

çevresine ve çevresindeki insanlara uyum sağlayamamasından, bir zamandan sonra

evliliğinden bile zevk almamasından ve kendini okuduğu kitaplara kaptırıp o kitaplardaki

karakterler gibi olmayı ve onlar gibi yaşamayı istemesinden bahsetmektedir. Aslında bu

kavramlar 21.yüzyıl kadının sorunlarıyla aynıdır. 21. yüzyıldaki kadınlar da aynı Emma gibi

günlük hayatın işlerine kendini kaptırırken iç dünyasında çatışmalar yaşar. Çeşitli imkânlara

sahip olan 21.yüzyıl kadını, bu imkânlar dahilinde yetersizlik hisseder. Bazen bir serüven

beklenmedik bir sürü değişiklik getiriyor, insanı çevreleyen dekor değişiveriyordu. Emma’nın

başına hiçbir şey geldiği yoktu, Tanrı böyle istemişti çünkü! Gelecek günler zifiri karanlık bir

geçitti, sonunda da sımsıkı kapalı bir kapı vardı. (Flaubert, 1856, s.115) Aynı bu ayrıntılarda

olduğu gibi, 21.yüzyıl kadını da hayatının değişmezliğinden sıkılır ve farklı olaylarla

karşılaşmak ister. Bunun sonucu olarak da karamsarlığa ve umutsuzluğa kapılır. Bir başka

açıdan bakacak olursak, Emma kurduğu evlilikten yeteri kadar memnun olamadığı için

başka kişilere karşı heyecan ve umut duyar. Bu durum 21.yüzyıldaki kadınlarda da vardır.

İhtimaldir ki, bunun sebeplerinden birisi evlilikteki karşı partnerin ilgisizliğidir. Çünkü

kadınlar da kendisine gösterilen ilgi ve sevgi doğrultusunda evliliğini ve yaşamını

güzelleştirmeye çalışır. Flaubert romanda bu çatışmayı sıklıkla işlemiştir. Bir erkek her şeyi

bilmeli, çeşit çeşit işleri büyük bir başarıyla yapmalı değil miydi? Size tutkunun gücünü,

hayatın zevkli yanlarını, yeryüzündeki bütün sırları öğretmeli değil miydi? Bizimkinin hiçbir

şey öğrettiği, hiçbir şey arzuladığı yoktu. Karısını mutlu da sanıyordu üstelik.

(Flaubert, 1856, s.91) Elbette bu olguda çeşitli abartmalar mevcuttur ancak Charles’in

Emma’nın yaşadığı bunalımı göremediği açıktır. 21. yüzyıldaki kadınlar da bu bağlamda

kendi karakterlerine de bağlı olarak iç dünyasında bu çatışmaları sıklıkla yaşar.

 

Emma karakteri, bazen yaşadığı ortamdan sıkılmış ve bu yer değişikliğine kadar gitmiştir.

Yeni ve farklı bir mekana gitse bile Emma yine de yeterli hissetmez. Hayata ve geleceğine

karşı duyduğu umutsuzluk burada da devam eder. Zaman zaman günlük işleriyle meşgul

olurken hayallerinin tam ortasında bulur kendini. Fakat bu denli bunalım 21.yüzyıl

kadınlarında fazla yoktur. 21.yüzyıl kadınları genellikle kendi meslekleriyle de uğraştığı

için hayallerine ayıracak zamanı bulmakta güçlük çekerler. Kesin olarak Emma, çeşitli

yeteneklere sahiptir. Piyano çalmak, Coğrafya bilgisinin iyi olması gibi özellikler onun

karakterine de yansımıştır ancak elinde bir mesleği yoktur. Bu da içinde bulunduğu

dönemin şartlarıyla ilgilidir denilebilir. Bir başka önemli farklılık da 21. yüzyıl kadınının

siyaset içinde hatta her alanda yer almasıdır. Günümüzde dünyada 90 civarında devletin

kadınların siyasete daha fazla katılımını sağlamak için uyguladıkları ve pozitif ayrımcılığın

en somut hallerinden biri olan kotalar, kadınların en az % 30 veya % 40 oranında siyasi

katılımlarının sağlanmasını güvence altına almayı hedeflemektedir. Bu çerçevede kota

uygulamaları kadınların siyasete girmesinin önündeki engeller ortadan kalkıncaya kadar

geçici bir önlem olarak kullanılmaktadır. (Çağlar, 2011) Emma’nın yaşadığı dönemde böyle

bir durum pek mümkün olmadığı için kendisinin de çeşitli alanlarda yer alması olanaksızdır.

 

Bu yazıda Gustave Flaubert’in ses getiren bir romanı olan Madam Bovary’den konu

edinilen Emma’nın karakteri ve iç dünyası meselesi 21.yüzyıl kadınlarının özellikleri,

Emma ile olan benzerlik ve farklılıkları ele alınarak incelenmiştir. Gerek 21. yüzyıl gerekse

geçmişteki diğer yıllarda dünyadaki tüm ülkelerde çeşitli sorunlara rastlanır ve bu sorunlar

her türlü alana etki ettiği gibi kadınlara da etki eder. Burada üzerinde durulması gereken en

önemli şeylerden birisi de kadınların iç dünyasını daha iyi anlayabilmek ve onların

sorunlarına ses olmaktır. Flaubert’in de romanda anlatmaya çalıştığı gibi kadınlar yaşadığı

toplumdan farklı açılardan etkilenmekte ve bunlar çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Bu

sorunları adil bir şekilde her kesimde çözmek istiyorsak önce toplumu iyileştirip daha sonra

kadınları da istedikleri her alanda desteklememiz hem bugün için hem de geleceğimiz için

faydalı olacaktır.

 

KAYNAKÇA:

Gustave Flaubert (1856). Madam Bovary (s. 67, 87, 91, 94, 95, 115) İletişim Yayınları

Özyılmaz, Ahmet Merih; Yavuzer, Hasan (2016). Türkiye’de kadın girişimciliği ve girişimci kadınların karşılaştıkları sorunlar üzerine bir araştırma, Nevşehir Hacıbektaşveli

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Gerşi̇l, G . (). Küresel Boyutta Yoksulluk ve Kadın Yoksulluğu . Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi , , . DOI: 10.18657/yecbu.24134

ÇAĞLAR, N. (2011): Kadının Siyasal Yaşam Katılımı ve Kota Uygulamaları, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 3(4): 56-79

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: