yurt koridorunda bir hayalet gibi dolaşıyordu –
cinnetin eşiğinde, reddedilen bir aşığın zarafetinde –
bir papatya kadar masum o genç kız –
koparırken yapraklarını –
hangisi cevaptı; intihar mı – yaşam mı –
arkadaşının karalıkta yankılanan terliklerinde;
‘’şırt – şırt’’ sesleri arasında sorulmayan
fırat kayalı
Slipper
she, like a ghost, was around in the hall-way; wandering –
on the verge of going mad, as in the grace of a lover; unrequited
so young a girl, as much innocence as a daisy
while plucking her leaves –
which was the answer; suicide – existence
resonating with the slippers; between the sounds ‘’shert – shert’’
never should this be asked, of her friend in darkness
fırat kayalı