Döl rengi dişleri vardı
hal ekinden gebe mardin kızı benimse.
Kaybederdi zaten kim olsa kendini
demedim dedemin beterliğini adımla sırtlıyorum
diyemezdim dudaklarım incille ağına takıldı yahudi bir balıkçının
ya da kırma biri.
Buxula Cranium Flos
henüz yeminli değilim.

Kapı gıcırtısı gibi ölü kavim ağıtı ağlamış ukalalığı
bir her ucunda düşümü olan yollara afgan
-mış zedesi el kemiklerinde değil aynamda.
Grabenlerde kaybetmişim kurtlarımı avlamışlar
bulaşan barut kokusu yanık
kara perşembeden ekmek gölgesi düşer düşer
aristophanes’in oyunlarına.

Şark meseleleri bağrılan masada tüf çeker
çeyizine ustalık belgesi koyulmayacak.
Bir giysi terzi alanından eskiciye ne zaman düşer?
Asmış kendini kimsesizliğine vurgunluğum
elbruslardan inemem.
Bu sefer de çocukların onları tabutlarda taşıdığın gibi
seni taşısınlar.
Kursağımdan köleler sarkar seni bulmak istemiyorum
kurumuş çocukların gözleri seni bulmak istemedim
ağaç diplerinde türk ve ermeni kemikleri buldum.

-Ölüm her zaman biri tarafından olur
yoksa bunca misteri kim sağlayacak?
Makfel bir ovada el-buğzu fillah
yahut asimetrik çıkartma
yahut squadristi.-

 

Sendler, acı çekerek öleceğim
tek sahip olacağım topraktayken kimse sana döküldüğüm gibi
göz yaşı akıtmayacak.
Sendler, her yerden çıkmaktasın
artık vazıh kitaplara dokunmayacağım.

Tuna KARA

 

Abonelik
Bildir
guest
1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Şiir de çok yabancı kelimeler var. Mafkel.. Misteri.. vazıh .. ve squadristi. hatta “Buxula Cranium Flos”
Anlamlarını bilmediğim kelimeler. ilginç bir yazı dizisi.

%d blogcu bunu beğendi: