Ağaçlarla çevrili bir evin penceresinden, dışarıyı  izlerken odanın köşesinde paltolu bir omuz görüyorum. Sonra bir ses geliyor karanlıktan ve her  kelimede titriyor omuzları. Bir yukarı bir aşağı inen eli çıkıyor ortaya. Ben bu sesi hatırlıyor gibiyim. Titreyen omuz, yukarı çıkıp inen elden sonra  bir yüz belirliyor köşeden. Ben bu sesi, bu elleri biliyorum, ben bu yüzü tanıyorum. Kalbim, yüreğim, gözlerim büyük bir heyecan içinde  bu Yaşar Kemal diyorum. Düşünüyorum, düşünüyorum ama gördüklerim karşısında bir adım bile ilerleyemiyorum. Ama Yaşar Kemal ölmemiş miydi diyorum tereddüt içerisinde. Ama burada diyorum işte karşımda. Bir şeyler anlatıyor durmadan.

Sonra pencereden dışarı bakıyorum, seni görüyorum bahçede yüreğimin en güzel yerinde. Öyle canlı, öyle durgun.  Sesleniyorum  sana içimden, bak Yaşar Kemal ölmedi. Burada şuan yanımda.  Dinlemeye devam ediyorum Yaşar Kemali. Çok üşüdüm diyor. Babam elinde  bir battaniye çıka geliyor. Annem çay yapmış dolduruyor bardağa dumanı üstünde.  Dağlardan geldim diyor, çok üşüdüm. Titriyor sürekli. Yoruldum diyor, çok yoruldum.  Sonra devam ediyor anlatmaya kaldığı yerden, geçmişten, anılardan…

Dönüp bana bakıyor, benden bahsediyor. Meğerse çok önceden tanışmışız,  birlikte bir yerlere gitmişiz. Ama nedense ben hiç hatırlamıyorum. Tanımasam  bu kadar yakın hisseder miydim kendime. Hem sesini, titreyen ellerini bilir miydim? O kadar ev içinde bize gelir miydi? Bir ortak yanımız var biliyorum. Bu yakınlık, bu sıcaklık ondan. Her an artan sevgi, yazılan sözcükler gibi. Pencereye dönüyorum, bak Yaşar Kemal burada diyorum o ölmedi. Sen bir ağaca dokunmuş beklerken, yüzünü dönüyorsun ve içimde çok uzaktan çıkıp gelen bir şeyler oluyor. Öyle güzel, öyle neşeli. Bu seni gördüğüm ilk an. Beni m ilk heyecanım, senin on üç yaşın.

Hiçbir kelimeye, anlama gerek yok artık diyorum, sen buradasın. Sevdanın ilk hali, on üç yaşın. Burada betimlemelere, cümle kurmaya,  uzun uzun konuşmaya gerek yok .Çünkü Yaşar Kemal burada. Gidilmemiş hiçbir yol, ayak basılmamış hiçbir ova, çekilmemiş hiçbir acı kalmadı. Çünkü babam burada. Derdi tüm insanların derdinden fazla ve aynı zamanda da sabrı tüm dünyanın sabrından fazla olan annem burada. Bir sana bakıyorum bir anneme.  Bir Yaşar Kemal’e bakıyorum bir babama. Babamın gözlerinde bir ışık yanarda durur. Annem bir çay daha dolduruyor. Hem titremesi de geçmiş görünüyor, sesi net. Sonra aklıma bu anı yakalamak, kaydetmek geliyor, ama nasıl?

Düşünüyorum ve bir süre sonra aklıma fotoğraf çekmek geliyor. Fotoğraf çeksem mi diyorum ve cevabın gelmesini beklemeden makinayı alıp çekiyorum birkaç tane. Ama her çektiğim fotoğraf karanlık çıkıyor, hiçbir şey görünmüyor. Fotoğrafa bakıp Yaşar Kemal ölmemiş miydi diyorum. Ama karşımda şu an. Yaşar Kemal yaşıyor diyorum.  Sana  bakıyorum ve sen çiçekleri kokluyorsun. Çiçekler  öyle canlı, öyle renkli ki. Sen kokladığın an  ben hatırlıyorum. Bu bahçe bizim eski evin bahçesi .Ben ne kadar da unutkan olmuşum diyorum. Sonra Yaşar Kemal bana bakıp bir kitaptan bahsediyor. Yeni  yazacağı bir kitaptan. Ben o an tekrar bir ikilem içerisinde Yaşar Kemal  yaşar, yaşıyor, yaşayacakta diyorum. Bak görüyor musun, duyuyor musunuz? Yaşar Kemal yeni bir kitap yazıyormuş. Yüzü ne yana dönse hep aynı, hiç değişmemiş. Yaşar Kemal yaşıyor diyorum.  Sonra sence ismi ne olsun diyor bana? Beni bir heyecandır almış gidiyor. Cevap vermek, konuşmak sanki  dünyanın hiçbir yerinde daha  bulunmamış gibi. Hem konuşsam bile ne diyebilirim ki,  aklıma hiçbir şey gelmiyor. Anneme bakıyorum, babama bakıyorum birde sana bakıyorum, duydunuz mu diyorum? Yaşar Kemal  bana kitabın ismi ne olsun diyor. Sence ne olsun, sizce ne olsun diye soruyorum kitabın adını.

 

İçinde sende varsın, bende varım, annemde var babamda.      İçinde rengarenk çiçekler, ağaçlar, geniş ovalar, hiç tükenmeyen umut var, mevsimlerden bahar var, sevmek var…. Yazılıyor yazılacakta, akıyor akacakta. Cümleler gibi, nehirler gibi. Sevgi olsun, bahar olsun, umut olsun diyorum Yaşar abi . Babama bakıyorum, anneme bakıyorum sonra sana bakıyorum. Duydun mu, gördün mü bak Yaşar Kemal yaşıyor. Bu anı, bu zamanı durdurmalıyım diyerek makinayı alıyorum. Deklanşöre basıyorum birkaç defa. Açıyorum gözlerimi ve her yer karanlık. Ne anam var ne babam. Ne Yaşar abi ne de sen? Ne oldu, kaç zaman geçti bilmiyorum ama ben hâlâ o kitabın adını düşünüyorum.

Sevgi olsun, özlem olsun, ayrılık olsun, mesafe olsun  Yaşar abi…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: