“Ben hiç kimseyim! Peki, sen kimsin?

Hiç kimse misin, yoksa?”

 

Emily Dickinson

 

“Ben şuyum, ben böyle bir insanım,” demekle bir karakter sahibi olunmuyor, yalnızca

kendimizi sınırlamış oluyoruz. Bizler en başta kendimize bilinmeziz, yani ‘Hiç kimseyiz’.

Bu yüzden birçok kişiliğe bürünebilir, hayatı farklı yönleriyle deneyimleyebiliriz.

Niyeyse hiç kimse olmayı bir şans olarak değil de bir şey olamadığımız için değersizleşmek olarak görüyoruz. Oysaki kimlik sahibi olmaya çalışmak bizi tam anlamıyla kimliksiz yapıyor.

 

İnsanlar arasında kendimizi öne çıkarmak için en başta insanlara benzememiz gerekiyor. Bu

yüzden hayatta ilk yaptığımız iş insanlara benzemek, ardından kendiliğimizden çıkıp insanlar

olmak oluyor. Bir süre insanlar arasında kalınca da herkes gibi olduğumuzu fark edip farklı

bir şeyler yapmamız gerektiğini seziyoruz.

– Bir şey olmak için insanlar gibi oluyoruz, insanlardan farklı bir şey olabilmek için ise

yeni biri olmaya çalışıyoruz.

 

Yalnızken özgürüzdür. Çünkü bir şey olmaya çabalamaz, ‘hiçbir şey’ oluşumuzdan rahatsız

olmayız. Tersine, yeniden ‘özgürlüğe’ kavuşmuş oluruz kendimizle kaldığımızda. Yalnızca

istediğimiz sesleri duyar, dünyanın dalavereleri ile uğraşmayız.

 

Bizler olabildiğince çok kişinin ruhuna inmeyi, onların düşündükleri gibi düşünmeyi,

deneyimlediklerini deneyimlemeyi ve ardından da edindiğimiz tecrübelerle geri kendi içimize

dönmeyi isteriz. Çünkü hayatla ilgili en kıymetli bilgileri birbirimizi gözlemlerken ediniriz.

Yolculuk ederken, yatağımızda henüz uykuya geçmemişken, sessizce düşünürken de bu

gözlemlerimizi gözden geçirir, eski kanaatlerimize yeni kanaatlerimizi ekleriz. “Ben şuyum,

ben buyum, ben böyle biriyim,” derken kastettiğimiz ‘Ben’, aslında başkaları ve kendimiz

üzerine yaptığımız gözlemlerimizi süzgeçten geçirmemiz sonucu kafamızda oluşturduğumuz

geçici bir kanaattir. İşte bu geçici kanaat kişiliğimizdir. Kişiliğimiz değişken olduğu sürece

süreğen, sabit kaldığı müddetçe ölümlüdür.

 

Hiç kimse olmadığımızı bilmek alçaltıcı bir şey değildir. Tersine, her gün yepyeni bir insan

olarak yepyeni bir hayata başladığımızı bize hatırlattığı için aslında bize verilmiş olan bir

nimettir. Nitekim hiç kimse olduğumuz için zamanla eskimez, yenileniriz.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: