Gece gözüme uyku girmiyor, sabahı zor ediyorum. Ne giyeceğime karar verememenin heyecanıyla elim ayağıma dolaşarak hazırlanıyorum. Bayramlık çocuklar gibiyim. İçim içime sığmıyor. Daha fazla duramıyorum evde. Her gün geçtiğim sokaklar gözüme bir başka güzel görünüyor. Hiç âdetim olmadığı hâlde mahallede top oynayan çocuklara eşlik ediyor, onların neşesine ortak oluyorum. İçimdeki neşeyi, sokak  aralarındaki aşina yüzlere dağıta dağıta mahalleyi arşınlıyorum. Bir gariplik var bu çocukta, diyenlere aldırmıyorum. Bugün bir garip olmayı kendime yakıştırıyorum. Köşeyi dönünce çiçekçi Nuran abladan en sevdiği buketi hazırlatıyorum.

Yine aynı yerde buluşuyoruz. İlk buluşmamızdaki narçiçeği bluz ve mavi kot pantolonu giymiş olduğunu fark edince aynı hassasiyeti göstermediğime esef ediyorum. Niye sen de aynı hassasiyeti göstermedin, der gibi bakmasından korkuyorum. Korktuğuma uğratmıyor. Yüzünde aşinası olduğum sevinçle gülümsüyor. Yanağındaki gamzesine, yüzüne düşen saçlarına bakıyorum.  İlk günkü heyecanla kucaklaşıyoruz. Sanki ilk kez buluşan aşıklar gibi içimiz içimize sığmıyor. Çiçek buketini uzatıyorum, gözlerinde sevinç haleleri geziniyor. Banka oturunca elini tutuyorum, yüreğim yerinden çıkacak sanıyorum. Kelimeler kifayetsiz kalınca sessizlik uzuyor. İkimiz de geçen beş yılı düşünüyoruz. Kâh neşe kâh keder düşüyor payımıza. Zamanın insafına bırakıyoruz kendimizi. Kaderin cilvesi, diyoruz.

 

Büyük bir mutlulukla geçirdiğimiz evliliğimizin ilk yılından sonra her şey ters yüz oluyor. Sevda yüklü gözlerin yerini kırılmış bakışlar alıyor. Kırgınlıklar küslüklere dönmesin diye gayret etsek de başaramıyoruz. Her geçen gün başka bir sebep giriyor aramıza. Sebep bulamadığımız zamanlar da eskiye dönüşün zorluğuna, imkânsızlığına yanıyoruz. Birbirimize zarardan başka verecek bir şeyimiz kalmadığından yolun sonuna geldiğimizi kabul edip yollarımızı ayırmaya karar veriyoruz.

 

Sırtımda valizim, içinde birkaç yıllık güzel anılarım ve kırılmışlıklarımla ayrılıyorum evden. Evimin kapısı ardım sıra kapanınca karanlıklar içinde kalmış gibi hissediyorum. Ardıma dönüp bakamıyorum bile. Adımlarıma yüklenen umutsuzluklarla güç bela iniyorum merdivenleri. Sokağa çıkınca bir gariplik hissediyorum. Yıllardır beni barındıran şehir, bir yabancı gibi bakıyor bana. Nereye gideceğimi bilemiyorum.   

 

Mahkeme salonu önünde son kez birbirimize bakıp mübaşirin ardı sıra giriyoruz salona. O son bakışta bir pişmanlık arıyoruz ikimizde. Masal gibi başlayan hayatımızı kâbuslara çevirmek istemediğimizi dışa vursa da gözlerimiz, yerine oturmayan taşlar olduğunu biliyoruz. İki çaresiz yürek, suçlu çocuklar gibi hâkimin karşısına çıkıyoruz. Babacan hâkim son bir şans verin, diyor. Daha başka bir şeyler de söyleyip kararımızı gözden geçirmemizi telkin ediyor. Başımız önümüze düşüyor.  Yolunda gitmeyen şeyler, sevdanın boyunu aştığından susuyoruz. Biz susunca salon buz kesiyor. Çaresiz gözler birbirine bakıp duruyor. Sükûta gark olan salonu hâkimin tok sesi bozuyor. Hiçbir bağımız kalmadan birbirimize bile bakamadan çıkıyoruz salondan.

 

Sessizliği bozmaktan sakınırcasına hiçbir şey söylemeden biraz daha yanıma sokuluyor. Başını göğsüme yaslıyor yıllar öncesinde olduğu gibi. Bir şeyler söylemek istesem de anın büyüsünü bozmaktan imtina ediyorum. Kahverengi saçlarını okşayıp kokusunu içime çekiyorum. Öyle ne kadar kalıyoruz bilmiyorum. Geç kalacağız diyor, muzip bir ifadeyle. Sesindeki neşeyi, özlemi fark ediyorum. Birazcık daha diyorum, ses etmiyor. Yüreğimi teskin edince kalkıyoruz. Genç âşıklar gibi çevremize neşe saçarak  el ele parkı geçiyoruz.

Adımlarımızın bizi yeniden mutluluğa götürdüğünden şüphe duymadan geçiyoruz kaldırımları. Belediyenin gösterişli binası önünde durup son bir kez aşkla bakıyoruz birbirimize. Kelimelere muhtaç olmadan gözlerimizle onaylıyoruz ikrarımızı. Geçmişin üzerine kapattığımız örtüyü iyice sağlamlaştırıp geleceğe ilk adımı atıyoruz. Gösterişli binanın giriş katındaki evlendirme dairesine girip  beş yıl önceki aynı gün ve saate nikâh tarihî alıyoruz.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: