Çorak asra sekiz kala

memleketim olmayan bir yerde doğmuşum

Toprağa karşı gelmekten memnunum

bu acımış tadı sindirebilmekten

 

Umulmadık bir yerden bulandı

gür pınarın son demleri

Evladına haram koklatmayanların

onun alkollü küfrüne

duyduğu yasak öfkeyi gördüm

 

Oysa benim öfkem

            bu asrın kavgalarına

                       yontulmaz bir çıraktı

 

Gülerdim, göz çevrem kırışmazdı

Nerede bir zorba kalabalık görsem, susardım

Çimenlerin asfalta damlayan

suya isyanı gibi susardım

Ne vakit sussam

damağımdaki yazık dolanırdı dilime

 

Bu çorak asırda ne zor çam ağacı olmak

dört mevsim haklı kalmak

Her his bu denli değişirken

karı leke güneşi ızdırap bellemek

Doğaya ana demek kolayken

 

Hazır, benliğimi sarmalayan aşık kuruyadurmuş

çakılların yüzümü soğutma vaktidir

 

İzime rastlamış yine

boğazıma bıçak dayayanlar

yanımda sadece Torino Atı

Tüm yollar kurum bağlamış

dağ gibi olmuş içilmiş yeminlerin izmaritleri

 

Ata arpa bana eda gerekli

ya da bir karbon döngüsü

yüreğimden akan ziftlerin aşa dönümü

 

Kimse ihtiyaç duymasın

benzerlerin iznine

Herkes kendini canlandırsın

bu dünya denen kısa perdede

ayıplarımızı örtemeyecek kadar kısa

Dünyaya perde dikilmesi ne ayıp

 

Şikayet hep dilimin ucunda

Dil ise hafızasını yitirmiş bir kaşif

kıyısına vurmuş belirsizliğin

 

Dilim bir gün uçurumlar alacak bu çoraklıktan

ve işte o vakit öfkem

daha yeni adım atacak çıraklıktan.

 

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: