Seni artık yakmayan yüreğim celladı olurdu Nemrut’un

kızgın lavlarınla örttüğün gün

alevlerinin sesiyle çekilen yokluk

göremediğim gözlerinle arıtsın

yıka sıfırla sonsuzluğunu ölüşümlüğümün

 

gelincikler

yangın kırmızısı yanağımda suçlu ayrılıklardır

soğuk tarlalarda dudak dudağa toprağın altı ve loştur

mavi kökleri sarmaşık gülüşlü ve tütsü

narin ve kayıp giden bakışları omzumda hâlâ

gelinim tütüdür

 

bilmediğim;

 

siyah bir sığıntı gibi kalıyor mudur

gözlerimiz/

anne tüylü balkon akşamlarına/

korkuluk siniyorsa patilerine kedilerin hâlâ

kadınlarından/

hayatlar pisi pisine yok oluyor mudur

senin olmadığın

her günüm…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: