Hep bir ses vardı aklında, yüruyemez konuşamaz olmuştu bedeni,,,

Nefessizdi sanki , soluğunun içinde…

Bedeni asılı kalmıştı gözlerinde ve umut tek hece bile değildi sesinde…

Karartılar çökmüştü çoktan pencereden görünen kapkara gökyüzüne ve tek bir parıltı bile yoktu gündüzün karanlığında …

Yatağının gölgesiydi ışığın var olduğuna kanıt …

Ama yüreği kaybolmuştu dört duvarda hapis bir gecede belki günde…

Uykusuzluklar özgürlüktü her bakışta artan ve giderek yayılan bir özgürlük .. Bir şarki gibi giderek yükselen bir ses ile…

İşte tüm bu gerçeklikler evreninde gerçek varoluş sanarken yalnızlığı, odayı, yatağının gölgesini …

Bir umut belirdi sebepsiz …

Ve nefesler soluk, pencere aydınlıktı o gece…

Herkesten farklı bir evrende , herkesten farklı bir gecede , o kadar yalnız ama o kadar çoktu ki…

Elleri geceye uzandı..

Yüzünde koca bir karanlık öfke, takip eden tüm korkular ışıkla kayboldu evreninde…

Ve sabah kadar geceydi ama hiçbir gece bu kadar aydınlatması penceresini …

Sesi uğultu sanan kalbi tek kelime etmeden itaatkar bir çıtırtıyı, çevirdi sonelere …

Artık kendi ve benliği ile yürüdü geceye …

Aydınlık bir saat geçirdi kendi evreninde…

Ve kocaman bir evrenin büyüsü hayalleri oldu o gece..

Yaptığından uzakta bir gökyüzüne dokundu elleri..

Ve yılların verdiği özlem hayallerini uyandırdı o gece …

Bir çıtırtı …

Belki bir ses ile…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: