Gecenin karanlığında parlayan bir ay ışığı gibi, ışık saçıyor ama yakıyor gözlerimi. Gökyüzü güneşe küsmüş, kapatmış gözlerini. Aya anlatsam hikayemi, başımı okşayıp o da beni dinler mi? Yoksa güler mi üstüme, küçük bir kız çocuğuna gülen sınıf arkadaşları gibi…

Rüzgâr, haziran ayının altında beni sarmalar mı? Yoksa küsüp, bir sonraki kışa kadar düşünmez mi beni… Bir başkası ile konuşup, ona anlatır mı başkasına anlatmaya korktuğum geçmişi? Yoksa gelip özür diler, tutar mı eskisi gibi elimi.

Yağmur eskisi gibi saçlarımı ıslatır mı? Yoksa kuruyan vücudumu bırakır mı güneşin altında, geçmişteki gibi… Endişemi alıp atar mı sonsuzluğa, önceden yaptığı gibi? Yoksa endişeme gülüp, başkası gibi ağlatır mı beni…

Kar her zaman yaptığı gibi kendini özletir mi? Yoksa aniden gelip sevinçle mi doldurur minik kalbimi… Kaçar mı aniden, güneşin onu eritmesine izin verir mi? Yoksa yanımda kalır, uykusuz gecelerime güzel ninniler söyleyip, huzur verir mi derin uykuma, hep yaptığı gibi…

Sis geleceğimi kapatan geçmiş gibi, kapatır mı şimdiyi? Yoksa yanımda durur unutur mu geçmişi, bana geleceği anlatır gibi… Bir kara bulut gibi, korkutur mu beni geceleri? Yoksa arkamda durup, korur mu beni, evladını kendinden önce düşünen bir anne gibi…

İnsanlar kalkıp, başarısını paylaşan diğer kişiler gibi bana yol gösterirler mi? Yoksa başarmak istediklerimi anlattığımda gülerler mi üstüme, üzerler mi küçük bir kızın annesi ona kızdığında üzüldüğü gibi… Bana geleceği gösterir, başarımı alkışlarlar mı? Yoksa acırlar mı, hayal etmenin önemi olmadığını düşünen kişiler gibi…

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: