Nermin; söylendiği gösterişli tasalarına tutkun, söylenme şekline hayret, söylendiklerinden fil hakika emin olmaya gayret konuştu .

-Ne biçim bir tarantula yahu bu!  Tüyleri pek kısa. Geçen gece yastığıma yanaştığında çok daha fazla tüylü değil miydi? Aman, boş ver.  Kim ne dersin desin pek ala eminim  gördüklerime . zihnimde emin olmak için gayret edeceğim bir şey yok.

 

Gördüklerinin ve gördüklerinin zihninde yarattığı etkinin gerçekliğinden artık şüphe etmeyen  Nermin, gene de   görüngüler  ile gerçeklik arasında bir çekişme yaşıyor ve sorguluyor kendini. Annesine bahsetse; gene, geçen gün olduğu gibi ‘delirdi bu kız’ söylemleri ile darlayacak , sömürecek onu. Nermin’e tasalarından bahsetmemek daha makul geliyor.

  • Anneeee veriver şu kovaları elime! Diye Çıkmadan içeri doğru sesleniyor.
  • Kız bu ne hal? Gene mi uyumadın sen?
  • Yoo çok uyumuşum ondan gözlerim şiş şiş.
  • Gözlerinden demedim, bembeyaz olmuş gene yüzün senin. Vallahi başıma hastalık çıkarma.

İki elinde su dolu birer kova , ayaklarında kırmızı çetiklerinin  ucunun dışına çıktığı siyah tuvalet terlikleri , sırtında annesinin -dışarıda üşümesin de,  daha çok iş yapsın diye -ördüğü turuncu kırmızı renklerden oluşan kırçıllı yelek gözleri siyaha bakıyor. Nermin, annesinin uyumaktan başka bir işe yaramadığını söylediği   gözlerini kısmış, avaz avaz ‘ savur beni buralardan’ diye bağıran yanık uçlu saçlarını toplamış , bağıran saçlarının kara hint kınası yaktığından beri  döküldüğünü anımsayıp  üzülmüş , gerçekten’ gerçekler nedir ‘sorusunun zihninde ve ruhunda edindirdiği  arşa çıkan tasayla  sabaha uyanmış, rahatsız olmuş, beğenmemiş kendini. Üç merdivenli çıkmadan inmenin zorluğunu düşünüyor olması da cabası.. Ya o kovaların iyice buza donmuş saplarını tutup tuvalete indirmek. Her şey soğuk . Yağmur yağmış dün gece. Ayağındaki koca terliklerin çamura temas ettiğinde  çıkaracağı ses daha çıkmadan tiksindirıyor onu .. Su değil de keder taşıyacak sanki Nermin.   Nefes alamamış da alamadığı nefesleri topluca almak istiyormuş gibi havayı büyük bir yoğunlukla içine çekiyor. Sonra çektiği havada küf. Fark ediyor..

Nermin in kovalara bakıp soğukta öylece beklediğini gören annesi camdan sarkıttığı kırlaşmış saçlarıyla örülü başı , endişeden sivrilmiş gözleri, kalbinde müphem bir ıstırap çekiyormuşçasına büktüğü dudakları ile sesleniyor Nermin’e.

  • Gene o uğursuz örümceği düşüyorsun değil mi? Kız bıktım senin aksak aklından artık. Sakın eve gelene gidene bahsetme bu gördüğünü sandığın şeyden. Kimse de almayacak seni evine barkına kadın diye. Bas bas okul okul  dedin yedin beni, bu kafayla ne okulu okuyacaksın ki sen?.

Nermin annesinin ettiği bu sözlerden mütevellit  İçinden gelen nağmeli hıçkırıkları bastırmaya  çalışıyor , çalışırken de ellerindeki kovaları çat diye bırakıveriyor yere. Bağırıyor , bağırıyor , bağırıyor..

  • İnanma sen bana. Ne zaman inandın ki? Sen görmüyorsun yada göremiyorsun diye ne gerek var görmediğimi iddia etmene.
  • Kız tarantula burada bizim evimizde ne arasın? Evde bahçede bulunan bir örümcek mi bu?
  • Neyin nerede bulunacağını her zaman sen bilemezsin.
  • Saçma sapan laflar etmeye başladın gene. Yok yumurta sahanının içindeymiş, yok yastığın çiçekli kısmına gelmiş, yok aynaya bakmışsın oradaymış. Nermin yeter artık! Hadi normal bir böcek desen, geldi desen , gördüm desen ala. Yok tuğlu bacakları turuncu gövdesi yok siyah kocaman kılları. . Yeter!

 

Nermin başı önüne eğik, artık solumak istemezcesine mühürledi ağzını. Başını ellerinin arasına aldı, çöktü yere. Ayağında terlikler ve çetikler olmadan yalın ayak çamura bastığını tasavvur etti. Sonra da tüm vücudunun çamurun içine girdiğini, toprağın altında kaldığını, ıslak ıslak toprağın kendisine biat ettiğini, annesinin kendi cahilliğini teşhir ettiği bu cümleleri artık duymadan yaşayacağını, tabiri caizse mahrum bırakıldığı anlatılarının ve yaşamının burada tüm özgürlüğü ile şahlanacağını düşünerek ruhunu toprağa bıraktı. Tarantula nasılda simsiyah. Nasıl da kalın bacakları. Tüyleri yanına geldiğinde daha bir gürleşiyor, simsiyah bacakları daha bir kalınlaşıyor kabuğunun üzerindeki turunculuk nasıl da parlıyor. Bunları düşlüyor Nermin.  En çok da o sert siyah bacakları. Elleriyle dokunmak istiyor tarantulanın bacaklarına.  Bir vakit kalıyor öyle çömülüp, öyle mahzun. Tarantulayı düşlüyor. Bir daha gelirse yakalayacak gösterecek annesine. O zaman kim onu evine barkına almıyor,  kimin  kafası yarım, görsün annesi.  Hakir gördüğü, vahşi sözleriyle yerle bir ettiği kişiliğinin varlığına soyunacak Nermin.  Hem gerçekliğini, hem de annesinin sahteliğini doğuracak bu eve. Nermin’in doğru söylediğini gördükten sonra annesinin yüzüne çökecek olan kasvetli yenilgi çok mest edecek Nermin’i. Nermin tüm hayallerini her bir fırsatta manipüle eden  zihnin  kendi zihnî karsısında ehlileştiğine şahit olup ,soyunduğu varlığını öpecek bir bir.

Bunları düşüne düşüne, geleceği düşleye düşleye yerinden kalkıp tuvalete su taşıyor. Annesi Nermin’e çektiği azardan pek memnun cam kenarında yudumluyor çayını. Kıt kafalı hayalperest kızının münasip bir es adayı bulup gideceği günü düşünüyor.  Televizyonda kayıp bir çocuğun annesi bulunuyor.  Sokağı çöp taşıyan çocuğun yokuş çıkarken çıkardığı inlemeli sesi dolduruyor. Bahçeden çamurda yürüyen Nermin’in ayak sesleri geliyor. Nermin’in annesi Nermin’i susturduğu için huzurlu.

 

Nermin akşam olduğunda sobanın yanındaki çekyata uzanıp beklemeye başlıyor tarantulayı. Nasıl da harlı yanıyor soba.  ‘Şu sobanın sıcaklığı çok iyi de, pisliğini temizlemesi çok zor. İnsan hem ısınsın hem etraf pislenmesin istiyor’ diye düşünüyor Nermin.  Nermin ,tarantulayı bekliyor. Geceye meydan okurcasına, göz kapaklarının uykuyu çağışına sağır oluncaya kadar bekliyor. Güneşin doğusunda odanın ne kadar da değiştiğini şaşırarak izlerken ,soyduğu mandalina kabuklarının kokusunun bu kadar saat nasıl kaldığına hayret ederken bekliyor.  Annesinin uyanırken nasıl sesler çıkardığını dinleyerek bekliyor Nermin.

  • Nerminnn kız! Haydi yiyecek bir şeyler hazırla , uyandım ben .diye bağırıyor annesi, sesinden uykusunu aldığı ne çok belli.
  • Kalkıyorum şimdi diye sesleniyor Nermin .

Böylece Annesiyle gün içinde bir sayfayı geçmeyen ihtiyaç diyalogları başlamış oluyor. Nermin’in annesi Nermin’le hiç konuşmaz. Yanı Nermin’i adamakıllı insan yerine koyup konuşmaz. Nermin bir kaç kez okuldan, yapmak istediklerinden  bahsedecek oldu annesine.. annesi dinler dinlemez güldü. Nermin’in  annesi bütün gün televizyon izler , cay içer.

Nermin dün gece uzun uzun düşündü annesini. Annesinin kendisine gösterdiği muazzam kayıtsızlığı . Nermin bu evden gitmek istiyor. Tarantula yı  gördüğünden beri bunu istiyor. Aslında tarantulayı gördüğünden beri bunu ifade etmek istiyor. Nermin gitmek istiyor bu evden. Tarantulayı bulsun önce bir, iki parça üst baş alıp gidecek. Ama önce tarantulanın gelmesi ve annesine göstermesi lazım gerçeği Nermin’in.

Elini yüzünü yıkarken kocaman kıllı kalın siyah bacaklarıyla  lavabonun kenarında durmuş bakıyor tarantula  Nermin’e. Nermin suyu kapatıp hemen elini uzatıyor tarantulaya.  Tarantula sanki bu anı uzun süredir bekliyormuş gibi hızlıca Nermin’in açık eline yürüyor . Nasıl da sıcacık nasıl  da yumuşacık diye düşünüyor Nermin.

  • Anne anne neredesin geldi! Diye bağırıyor soluk soluğan Nermin.
  • Bak burada! Sana var dedim. Anne neredesin?

Bir gürültü bir patırtı.

  • Ne geldi kız ne oldu?

  -Al bak işte tarantula avucumda.

Nermin avucunda tuttuğu tarantula yı annesine doğru çeviriyor

Ah aman Allah’ım!   Ne olmuş böyle annesine?

Gördükleri onu irkiltiyor. Annesinin gözlerinin içinde kalın beyaz örümcek ağları , kulaklarında beyaz örümcek ağları ve dudaklarında beyaz kalın örümcek ağları var. Nermin büyük şaşkınlık içinde.  Sulayıp yeşerttiği o heyecan yerini korkuya ve hayrete bırakmış.

  • Anne ne oldu sana böyle? Diye soruyor Nermin. Anne sının dudaklarını saran kalın beyaz örümcek ağları sebebiyle konuşamayacağını düşünse de Nermin , tekrar tekrar soruyor ne oldu diye. Annesinden boğuk bir ses yükseliyor.
  • Nermin ,elinde bir şey yok senin.

Nermin  bir elinde tuttuğu tarantula ya  bakıyor gözleri doludan hallice, bir de annesinin hiddetlenince göstermeye yeltendiği hezeyanına. Kendi çıplak hakikati karşısında annesinin dünyasına karşı hissettiği kozmik yabancılaşma eşliğinde gelen kaotik hiçlik kendisiyle birleştiği bu ana , kendini ketlemekten vazgeçtiği bu ana tekamül ediyor. Kendi gerçekliğinin annesine ördüğü ağların sarmaşıklanmasını izlerken ,öngörülemez hızlılıktaki bir dürtüyle eşyalarını toplamaya başlıyor Nermin.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: