Cam kenarından yer tut bugün kendine giderken. Yanında kimse olmasın mümkünse. Hava kararmaya yüz tutmuş olsun. Ama gökyüzü de görünsün. Gittiğin yöne bakarken maviliği ve kısmi olarak batan güneşi görsün gözlerin. Arkanda ise kaosa benzer bir arkası yağmur havası. Tekrar ediyorum yanında kimse olmasın, oturmalarına izin verme. Çünkü bazen nefes alışverişin artacak, ağlamamak için çırpınırken boğazından belli belirsiz sesler çıkacak. Hatta belki gözlerin birtakım acıların birikimini daha fazla yapamayacak. Ha kırıldı ha kırılacak o kastı ruhun ve gururun ha düştü ha düşecek gözünden kırgınlıkların. Böyle bir hüzün içinde gideceksin. Bu nedenledir ki hissetmesine dahi izin verme kimsenin kaybettiğini. Ve asla arkana bakma çıktığın bu kararlı yolda. Gittiğin bu yolu da koşar adımlarla kat etme, olabildiğince yavaş at adımlarını yavaş ve seyrek adımlarla git ki gidişin ani bir eylemle olmasın sindire sindire git seni kuş gibi hafifleteceğine inandığın o yöne. Alabildiğince doldur içinde bulunduğun buhranın. Acılar içinde kıvran hatta ve kalbindeki acıyı saç uçlarında hisset, gidiyor olmanın verdiği o sancıyı parmak uçlarında duy. Sessizce, gizlice ve olabildiğince yavaş git giderken anlamalarına, anlamlandırmalarına izin verme. Kimseyle konuşma mümkünse. Küçük bir çocuğun dahi önünü kesmesine izin verme gözlerine bakma, yolundan alıkoymasın seni kimse. Hatalarınla ve sana hata yapanlarla yüzleşme vaktin geldi. Doldurmaya başla hüzün kumbaranı. Hep zamana yetişmeye çalıştın koştun nefes nefese kaldın, kendini unuttun biliyorum ama artık acelen yok, hayata ve zamana yetişmek gibi bir endişe hissetme içinde. Bırak akışına her şeyi isterse zaman yetişsin sana isterse de geçsin seni. Sen tasalanma artık, bitti boşalt artık içini yalnızlığının kuytu karanlığına. Hiçbir tanıdığa selam verme selamını alma, konuşmak için çevirirlerse seni aldanma hatta yüzlerine bile bakma. Çünkü ikna olursun, bu nedenle kimsenin gözlerinin için bakma. Biliyorum ki her seferinde ikna edilmek de istedin, kıymetini tartmak istedin ama bu kez yapma bu kez teraziye koydurma değerini ve yolundan asla dönme. Cam kenarında aldığın koltuğuna git ve otur. Kimse bilmesin gittiğin yeri bilmediğini. Kendine açtığın sırları başkasına yayma. Yalnızsın bu yolda unutma. Arkana sakın bir kere bile bakma, içinde yaktığın bu ateşi söndürmelerine izin verme.  Başını eğme artık, kaldığın süre de eğdiğin o başın giderken bari dik dursun. Kimseye güvenme hiç kimseye. Ne sen başkalarına göre iyi bir insansın ne de sana göre başkaları. Kimse kendi gibi birini bulamaz bu hayatta, sen ise hiç bulamazsın. Sevgin, duyguların, merhametin içinde paramparça. Ezildin eciş bücüş oldun yaşanan tüm anıların altında. Cama yansıyan gölgene bir bak, gözlerine bir bak enkazsın adeta. Büyük bir depremden çıkmış, yıkılmamış ama yıkılma tehlikesi var diye can havliyle terkedilmiş eski bir binasın şu anda. Çatlamışsın, kolonların sağlam ama dokunsalar yıkılacaksın baksana. Güçlüyüm ben diye kandırma kendini artık güçlü insan yoktur, güçlü görünen ya da güçlü görünmeye çalışan insan vardır bir de güçlü görünmek zorunda olan yani sen güçlü değilsin anla. Bedenen dik durabilmek, omurgayı dik tutabilmek güçlü olmak değildir bunu anla. Güçlü olmaya gerek duyduğun kadar güçsüz bir insansın hatta. Sakın ağlama, artık ağlama çağını geçtin, sen o hakkı kaybettin. Ağlamakla bir şeylerin çözüme kavuştuğu zamanı yitirdin, büyü artık ve sakın sakına ağlama. Gözünden bir damla yaş bile akmasın. Biliyorsun ki gözünden yaş akmadan ağlayabildiğinde kendini ve kalbini ancak o zaman anlarsın. Göz yaşlarınla yaşadığın anılarını kirletme acılarını kamufle etme ve büyüsünü bozma o anın. Zaten ağlasan da ne fayda kim gördü akıttığın göz yaşlarını bunca zamanda. Bu yüzden etrafına leş kargalarını toplama. Kendin sorumlusun yaşadığın ve sana dayatılan bu hayattan, bunca acıdan ya da aldığın yanlış kararlardan. Haberi olmasın kimsenin içinde defnettiğin bu senden. Sessiz sedasız göm toprağa. Açma demiştim sana sırrını başkasına açtın, dönme demiştim kimseye sırtını döndün, güvenme kimseye demiştim güvendin, hiçbir Allah kulunun yanında ağlama demiştim ağladın, kimselerin gözüne bakma dedim baktın, kimseye üzülme dedim üzüldün, kimseyi içinde hissetme dedim hissettin, kimse için ağlama dedim ağladın. Kimse için ne yaptıysan kimse senin için yapmadı. Her seferinde anladın. Buhranlarla dolu kumbaran doldu taştı artık. Dedim ya yanına kimsenin oturmasına izin verme ve bu defin işini kendi başına hallet. Ve bir daha asla geri dönme bu şehre. Gittiğin hiçbir yerde bu şehre ait bir kalıntı arama. Seni çağıran hiçbir doğa olayına tepki verme. Yağmurdan kaç ve bilhassa kar tanelerinden uzak dur, mümkünse kar bile yağmasın gittiğin yerde. Seni çağırmasın gittiğin yerden o doğduğun kahrolası topraklar. Hadi neyin var neyin yoksa bırak arkanda, yanına hiçbir şey almadan koyul yola. Elinde var olanları da döke döke yürü, tüm ağırlıklarından, yüklerden sıyrıl. Arada bir nefesini tut hayatın değerini anla. Farkına varmak için yaşamın bazen gökyüzüne bak. Bilirim ne zaman baksan o sonsuz maviliğe şaşırırsın, bir mavilik nasıl olurda bu denli yaşam kaynağı olur diyerek kalakalırsın. Gökyüzü umut olur sana. Bu yolda gökyüzü tek yoldaşın olsun. Unutma bu yolda yalnızsın içine akıttığın göz yaşların sırdaşın olsun.

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: