Bilmiyordum bizleri bu hale düşürenin ne olduğunu

Sahte ve yalancı politikacılar, savaş, açgözlülük

Bunca kötülüğün arasında seni bulmak, bulabilmek

Mutluluk ile ince ince sevişiyordu ruhum

Zaman hızla geçerken sen, o günün sabahın da yitip gittin

Mutsuzluk ve öfke bedenime, zihnime ağır ağır kök saldı

Camdan göğe doğru haykırdım tüm isyanımı, nefretimi

Senin yokluğunda, memleketimin işgal altındaki yıllarında gibiyim

Yıkılmış, harap olmuşum

Yazarak bile olsun kendimi ifade etmek zor geliyor artık

Huysuz, aksi ve hüzün dolu benliğim ve beton gibi ağırlaşmış olan zaman

Bilmiyordum önceleri, çocuksu düşlerimizin hiddet ile yok olup gideceğini

Bilmiyordum, senin bir gün çekip gideceğini

Özgürlükten, mutluluktan ve umut etmekten artık çok uzağım

Benim için dışarısı zifiri karanlık hep

Yuvamda ise öfkeli çığlıklarımın, isyanımın izleri var duvarlarda

Gün gelip bedenim toprak ile buluştuğunda

Babam için zavallı bir adam, annem için çilekeş bir evlat, dostlarım

içinse kötü bir yazar olarak anılacağım

Toprağın, sessizliğin, yalnızlığın, neferlerce bedenime hücum ettiği

o günden sonra

Beni, sana yazdığım şiirlerim ve birlikte topladığımız papatyalar ile

hatırla

Çocuksu ve naif olan bir düşün yüzündeki ince bir gülümseme gibi

beni mutlulukla, mutlu bir adam olarak hatırla.

 

– Mehmet Tunc

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: