Çamaşır iplerine sık aralıklarla mandalladığım

Tek kişilik çarşaflara bakarak

Anlaşılıyor mudur tek başınalığım?

Yoksa masaya koyduğum;

Çorbam, tabağım, kaşığım mı?

Ağzı gevşek bir adam gibi anlatır,

Uzun uzadıya durumu mu?

Belki de en çok ayakkabılığa koyduğum

Annemden kalan bir çift terlik..

Tüm hayatımı yorumlayarak geçirdim;

İnsanın eşyaya dönüşürken; eşyanın insanlaştığını gördüm.

Kime anlatılır ki böyle tehlikeli şeyler.

Ete kemiğe bürüdüğüm yalnızlığım,

Benden daha istekli çekiyor havayı içine

Bak bu da deli ediyor, beni.

Biri olur da selam verir, o konuşur diye ödüm kopuyor.

Bana ‘yabani’ diyorlardır.

Nereden bilecekler başımdaki belayı.

Bazen bir bakkala girdiğim de, bazen hastane de

Okulda, en kötüsü de sokakta.

Gelip karşıma dikiliyor!

Konuşuyor hiç durmadan…

Bir sussa diyorum dinlesem bende

İnsanları, sanları, sanıları…

İzin vermiyor.

Pazardan aldığım yarım kilo patlıcandan

Anlaşılıyor mudur varlığı?

Pazarcı yüzüme bakıyor.

Yarım kilo alınır mı diye

Demek ki anlamamış, iyi.

Bu da iyi

İyi!

 

Annemde anlamamıştı, öğretmenim de

Kocam da sonraları da bir dostta…

Yalnızlık;

Edebiyat derslerinde okutulmayan,

Zaten uygun ifadelerle kullanarak,

Destekleyici ve açıklayıcı örnekler verilerek anlatılamayacak;

Bir eksik olmanın –den hali.

 

– Seray Güneş

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: