Yağmurlu bir havada rüzgar mı yoksa yağan yağmur olmayı mı yeğlersin?

Ya yağmur olup yağacaksın buğulu camlara, çukurları benliğinle dolduracaksın ya da rüzgar olup savuracaksın. İki seçenekten birisini seçmen kaidesiyle hayata devam edeceksin. Zaman kalem olup, kalemlikte durma zamanı değil. Kalem olduysan yazacağın gibi. Ya rüzgar ya da yağmur olmak da var hayatta.

Rüzgar olmak nasıl bir duygu ?

Esip savurmak mı? Yoksa acımasızca olanı yaşamak mı? Rüzgarı, sonbahar mevsiminde ağaçların yapraklarını savuru , gazellerini etrafa saçan, yel, esinti olarak bilinir, öyle midir sizce?

Sonbahar da o kadar yakınsın ki bizlere rüzgar, gün gelir iliklerimize kadar hissederiz, gün gelir o rüzgar değil diyecek kadar tanınamaz olur esintin . Bizlere kendini sana karşı yanılmayacağımız kadar  ve kendin olarak yaşat… Ya rüzgar olup savuracaksın ya da sükut olup içinde volkanlar koparacaksın. Rüzgar olup yapraklar dökmek de var, volkanlar koparıp kendini mahvetmekte.

Yağan yağmur olmak nasıl bir duygu? Öncelikle bana göre huzurun adı olduğunu söylemeliyim. Sadece bende yerin ayrı değil, yağmur. Benden başka seni, önemseyenler de var. Bitkiler için ilk can suyu belki de. Düşünsene, yeni dikilen bir fidanın can suyuna ihtiyacı var.  O anda öyle iyi gelirsin ki. Kim bilir bitkide de huzur adını almışsındır. O anı yaşamadığın sürece bu duyguyu hissetmeniz imkansızdır. Yağmurun tek duygusu, can suyu olması mı sanırsınız? Yanıldığınızı söylemek isterim. Yolda yürürken hazırlıksız yakalandığınız yağmur damlaları üzerinize yağmaya başladığı zaman diliminde, adının huzur olduğunu mu demiştim? İşte o anlardan birine  tanığın olmamasına rağmen, içinde görmemek  elde değil. Yanında şemsiye olsa dâhi açmak istemeyeceğin duygu. Anı yaşamanız için şemsiyeyi açma olur mu!

Camda biriken buğ da senin izin mi yoksa! O buğun üzerine ne sevdalar yazılır şimdi. Bunun böyle olacağını az da olsa tahmin etmişsindir, yağmur! Birçok sevdanın şahidisi olursun, her yağmur yağışında… Cam sırdaş olmuştur o an. Kimseye diyemiyorum. Kağıda yazsam okunur, dile getirsem duyulur, kuşlarla haber yollasam diyârına her ötüşlerinde bir harfin duyulur. Buğ tamamen bana ait olduktan sonra, sırrım olmuştur. Yazarsam eğer adını silmesi de bana aitse sırdaşım olmuşsundur, yağmur! O an harfler sende silinmez, tez zaman içinde izi kalır hep… Asıl anlatmak isteyip de anlatamadığım , anlamanın yalnızca o anı yaşama ile mümkün olacağı an bu anmış meğersem.

Ne dersin? Sana o anda kahven ve kitabın da eşlik etmeli mi? Vakit kaybetmemek için kahveni ve kitabını hazırla o zaman.

Çukur dolusu yağmur damlacıkları! O çukurlara basıp geçmek, geçiyorsa içinden bunu yapmalısın. Eğer niyetin basıp geçmek ise bas geç. Şimdi soruyor olmalısın.

Hakettiği gibi!

Öncelikle ayağından yağmur suyu sıçrayıp eline yüzüne bulaşmalı. Olmadı mı yoksa! Hani hakettiğini yapacaktın?

İşte bunu dediğin an asıl hakettiğine layık oluyorsun. Şimdi tercih sırası. Hakkından feragat etmeden iki seçenekten birini seç.

Yağmurlu havada rüzgar olmak,  yağan yağmur olmak!

 

– Selam Dere

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: