“hiçbir şey için geç değil ve her zaman yeniden başlamak mümkün”

İnsanız ve hepimizin çok acelesi var. Her anlamda bir aceleden bahsediyorum. Önce büyümek için acele ediyoruz, sonra iyi bir üniversiteye girmek için, sonra iyi bir iş için sonra sonra sonra… Hep sonrası için acele ediyoruz. Peki ya şimdi? Ya yaşadığımız an? Onun için ne yapıyoruz?

 

 

Belki bir kahve molası, belki bir doğa gezisi, belki de yakınlarla geçirilen birkaç saat, sonrası hep koşuşturma…

Bir konuşmada dinlemiştim… Sanırım yine böyle gri bir gündü… Her neyse… Bir konuşmada dinlemiştim diyordum. Evet bir konuşmada konuşmacı aslında hiçbir şeye geç kalınmadığından, herkesin kendi zamanı olduğundan ve yaşaması gereken her şeyi bu zamanda yaşadığından bahsediyordu. Benim ilgimi çeken cümle ise “Hayat harekete geçmek için doğru zamanı beklemektir.” olmuştu.

Hayat; harekete geçmek için doğru zamanı beklemektir. Benim en büyük yanlışım geç kaldım sanarak aceleci davranmaktı. Bunu yaparken kaçırdığım fırsatların, yaptığım hataların farkına varmamıştım. Pişman mıyım? Çoğundan hayır. Şimdi olduğum kadınsam eğer bunu hatalarıma borçluyum. Bu cümle aklıma eski bir arkadaşımı getirdi. Sevdiği kadın çok ağır şeyler yaşamıştı ve o bunu kaldıramıyordu. Bir gün tartışırlarken kız ‘Şimdi olduğum kişiyi bu yaşadıklarıma borçluyum ve bunları yaşamasaydım sen karşıma çıkmazdın, eski olduğum kişiyi sevmezdin.’ Demiş, bizim oğlansa ‘Keşke yaşamasaydın ve ben karşına hiç çıkmasaydım.’ diye cevap vermiş. Uzun uzun anlatmıştı bana onu ne kadar çok sevdiğini, onun için ailesini karşısına aldığını ama yine de gittiğini söylemişti. O zaman susmuştum ama bence kız gitmekte haklıydı. Birlikte oldukları 2 yıl boyunca savaşmışlardı, en sonunda baktı olmuyor kız gitmişti. Gitmeseydi eğer sevgileri sayesinde tekrar toparlanırlar mıydı bilmiyorum.  Ama sanırım ikiside buna ihtimal vermedi ki öylece bitirdiler.

Benim içinse durum daha farklıydı. Yıllarca aşık olmakla kafayı bozan ben aşka olmasa bile aşık olabileceğime olan inancımı kaybetmiştim. Aşkın her halini okumuş, binlerce filmini izlemiştim. Bana göre aşk çok özeldi ve ne yazıkki herkes bunu tadacak kadar şanslı değildi.

Aşk, büyülü bir duyguydu. Bu duyguyu yaşamak için her şeyi yapabilirdim, yaptım da. Hissettim mi? Hayır.  Bir gün o çıkıp da beni yaşadığım ‘cam fanusta’ bulana kadar. Hayatın karmaşasından ve koşuşturmasından o kadar bunalmıştım ki kendimi kendi yaptığım cam fanusa kapatmıştım ve o gelip beni buldu. Yorgundum ve kendimi hapsettiğim fanustan çıkmak istemiyordum. Ama çıktım ve o bana bir insanın başka bir insanda dinlenebildiğini gösterdi.

Çok güzeldi. Hatta o kadar güzeldi ki zamanı durdurmak istiyordum. Ve bunun için görmek şart değildi. Ben onu hiç görmedim buna rağmen çok sevdim. Yıllarca buna inanmamıştım yani bir insanı görmeden sevmenin mümkün olduğuna. Bana fazlasıyla ütopik gelirdi bu düşünce belki de sadece korkuyordum. Bilmiyorum ama cevap her neyse de ben yalnızlığı seçmiştim ve yıllarca yalnız olmakla gurur duymuştum. Yanılmışım.

Görmeden sevmek mümkün.

Onu tanıdıktan sonra hayatın da bir koşuşturmadan ibaret olmadığını öğrendim ve hiçbir zaman hiçbir şey için geç kalınmadığını. Sadece zaman gerekiyordu. Konuşmacının da dediği gibi herkes her şeyi kendi zamanında yaşıyordu.

Eğer sizde geç kalmış hissediyorsanız herhangi bir konuda, muhtemelen sizin için doğru zaman değildir. Sadece durun ve bekleyin.

İstediğiniz bir şey olmuyorsa ya gerçekten olmaması gerekiyordur ya da daha iyisi olacaktır. Bu yüzden bekleyin. Bu süreçte hatalar yapmayın demiyorum. İnsanız, hepimiz hatalar yapıyoruz ama bunu yaparken sonrasını da düşünün. Bazı hataların geri dönüşü olmuyor ne yazıkki… Çok geç kaldığınızı düşünüyorsanız da durun ve derin bir nefes alın. Hiçbir şey için geç değil. Hayat devam ediyor ve şartlar ne olursa olsun yeniden başlamak mümkün. Bunu size her şeye sıfırdan başlamış bir insan olarak söylüyorum.

 

– Tuğba Baylan

Abonelik
Bildir
guest
1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Alaçamlı

Içinin bu kadar dolu olduğunu düşünmuyordum. Evet, insan görmeden de sevebilirdi. Peki ya aşık olabilir miydi?

%d blogcu bunu beğendi: