Ve sen gideceksin
Arkana bakmadan gideceksin
Bir veda sözcüğü bekleyen gözlerimi bırakacaksın ardında
Nisan yağmurunun hafif uğultusu sararken etrafı, bir köy kahvesinin sisli camlarında asılı kalacak bakışlarım
Aşkınla demlenmiş sıcak çayımın buğusunda saklayacağım seni
Uykusuz geçen gecelerin duvarlarına, nostaljik plaklara gömeceğim adını
Seni en kuytu yerlerimde saklayacağım
Bilmeyeceksin.

Bir gün gideceksin
Belki yavaş, belki de apar topar alıp başını gideceksin
Birkaç dakikalık serpinti gibi geçip gideceksin buralardan
Çaresiz bakışlar, söylenmemiş sözler, ötelenmiş hayaller, kaçamak gözler, kızaran yüzler, yarım dualar, uykusuz geceler kalacak geriye
Bilmediğin ve hiçbir zaman bilemeyeceğin nice yarımlarla, keşkelerin hüznünü bırakacaksın ardında
Ve her fanin bir gün gideceğini hatırlatacak gidişin.

Gideceksin
Biliyorum sana en çok yakışan bir anda gideceksin
Ve gitmelisin de
Öğretmelisin, ölmeden önce ölümü öldürmeyi gözlerimde
Bir yıkıntı gibi bırakmalısın sensizliği
Ayaza tutulmuş ellerim öylece kalmalı, feleğim şaşmalı ve sonunda yüreğim sensizliğe alışmalı
Ya da alışmamalı
Alışmak denen illetin sahipli yüzsüzlüğüne, şımarıklığına takılmamalıyım
Bir başına kalakalmalıyım.

Sen gideceksin
Bilmediğim bir günün, meçhul saatinde gideceksin
Esrik bakışlarımla, Kadıköy vapurunun küpeştesini seyredeceğim ardından öylece
Ve martılara anlatacağım seni
Gidişini tasavvur ederken, geçtiğin her mekana gözlerimden bir parça bırakacağım
Düşerim dejavu yaşarken, kim bilir sayısız kez ağlayarak uyanacağım geceleri
Bilmeyeceksin.

 

– Mehmet DURMAZ

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: