Duvar sağanak sağanak yağarken namlulardan üstümüze,

Tüm döküntü geride kalır, bir ufak beden takılır gözlerime,

Güvercin, kanatlarını siper etmiş yumru gibi yüreğine,

Gözüm takılır nefes alırken aşağı yukarı yükselen göğsüne,

Bir güvercin çırpınışı saklı iki büklüm yaşam üçgeninde,

Sarsılıyor kent, yanık kokusuna karışır tenleri bedenlerin,

Ne büyük kâbus, ne büyük kargaşa, eller feryada kalkmışken!

Semaya bakan gözler yansıtmakta acısını yüreklerin,

Kırılıp dökülen bir dünün arasında gezinmekteyim…

Nasıl ki umut bağırıyor gökyüzü yeryüzü azap dağıtıyor!

İnsan ne kaybolmuş ne büyük yokluk bunca varlık içinde,

Ne zavallı görünür savaşan şu aç gözlülük gözüme!

Candan, yaradan, kayıplardan beslenen iki göz ne görür,

Bilmem nereye bakar gözleri namluyu tutan ellerin?

Bilmem de benim gözlerim kanadı kırık bir güvercin görmekte,

Bir kız çocuğu bembeyaz teni, iri gözleri ve ufak bedeniyle

Hapsolmuş mavi bakan bir güvercin, saçları aslan yelesi

Ve benim hikâyem, onu gördüğüm anda onunla başlamakta…

Bir buğu kaplıyor savaş meydanını, sesler kesiliveriyor,

Çocuk gözlere baktığımda yeryüzü geride kalmakta,

Bir ben bir de şu alabildiğine geniş mavi gökyüzü…

Savaşın uğradığı kentlere uğramaz ki güvercinler!

Ellerim uzandı kuytuda saklı bir cennet gibi durmaktaydı.

Beni bekliyor gibi bir hali vardı gözleri irileşti,

Gözleri alabildiğine geniş derin bir mavilikti…

Seni arıyordum dedim nasıl da düşüp kalmışsın burada.

Geç kalmamam ne iyi yetişebildim sana,

Güvercin sessiz, suskun, minik boğazından yutkunuyor,

Konuşsana bak ben geldim sana geldim senin için geldim,

Gel benimle diyorum güvercinim küçüğüm,

Yeni çıkıyor kanatların izin ver sana bakayım…

Kanatların çıkmadan kanarsın kurşun kokusu ağır,

Zifiri bir karanlık uçamazsın mavi gözlüm sırma saçlım,

Gel gidelim dinle göğü, yağmur yağmak üzere,

Yeryüzünü ıslatır yağmur kalma sen yeryüzünde,

Benim sana verebileceğim kocaman bir gökyüzü var…

Kuşağını göğün uçurtmana kuyruk yapasın diye tüm renkler,

Cıvıl cıvıl çınlayacak kulaklarımızda ahenkler,

Maviliğim var benim boylu boyunca önüne serdiğim…

Küçüğüm serpilecek bir tohum gibisin göğe serpiyorum seni,

Küçüğüm, mavi gözlüm, sırma saçlım yerlerden aldım seni,

Göklere uzatıyorum maviliğe doğru şimdi

Kanat çırpmaya çağırıyorum tüm gök bekçilerini…

Savaşın ne işi var ki güvercinlerle,

Söyle de uçurtmalar yalnız uçmasın,

Güvercinler takılsın kuyruklarına…

Küçüğüm, koca yüreklim, ümidim

Kim demiş meydan erlerin yeridir,

Kim demiş silahı susturabilen devlerdir,

İki küçük kanat barışı dağıtıyor yeryüzüne,

Gök yeni güvercinlere gebe,

Doğuyor ha doğuyor…

Gelecek dahası gelecek,

Yumruk yumruk, salkım salkım

Oluk oluk güvercinler akıyor…

Umut, akın akın koşuyor,

Havada ateşkes var,

Ne de güzel bir bahar,

Boylu boyunca mis gibi barış kokuyor…

 

Tülay KARATAŞ

 

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
%d blogcu bunu beğendi: