Gizlice dans eden tanrının eteğinden düşen eski bir ondörtlü
ve çakmak taşıyla bilenmiş bir jiletle
sodom’dan kaçan bir yetmenin
örtülü iskambil tiryakiliğine maşa olduğu vakitlerdi.

Nasıl denir
sırtımı neden aramiceden başlayıp çarmıha kadar çiziyorsun
seni boğmanın ya da doğmanın krizine titrerken
hastanelere nasıl olduysa müdavim olarak
tanrı?
Kaç tanrı kendine kıydı o çocuk uğruna söylenilemez.
Daha manastıra namı diğer eğretiye ulaşana kadar
yakıyorum onu ve onları
sezdirmeden ecel diye kurulmuş o göz kapağı kadar
basit mefhuma.
Sabbah’ın kınından bir arşe çekip
oldum olası ecdadın kütüğüne vurduktan ardı saklanmış
yüce gayenin tekeri olabilecek olan.
Uzunlamasına kemer asmayı döküp tartarken
nefsimin belirdiği anda öldüğümü fark ettim
ve amansız leş koktuğunu.
Buna rağmen hala ne yapıyorum diye sormakla beraber
biraz kimyasal bileşen ile arpa boyu yola koyulmaya tutulmuş
zincirlerle çekilir ben olmamış şafaklara
peşinden anmam düşer
halim tövbe kabul etmez derim davud’u reddederek.

(Toprak niyetine örtünülen şarkılardan pusulaya diz kırıp
mezar taşına ulaşılabilir belki topuklar önemsenmezse
fakat buyrulmuş günah günlerinde
akan kumpaslara kanmak sıraya dikkat ederek yar olmak
çoğunlukla göremeden mümkün oluyor.)

Herkesin bakıp göremediği öteberileri çocuğun
bir kayanın başında bir hırsız savunmasını yapana dek
belirsizliğini ve ağırlığını sürdürdü.

-Hedonik cumalarda ve çene kasılmalarıyla
handel yiterken arasında kedi bağırsaklarının
bir şirk koşup kadeh kaldırıyorum
defterimden aşkın kırık bir dal
ve daha bakılmamış caymalar ile
komalardan yılmadan usanmadan her an sağ çıkıp.
Darağacım tüy kaplı olacak.
Kabrim çiftleşmek namına dişi çürüyor.
Hiç sulanmadan nergisler biteceğim.

Loğusaları alnından öpecek bir füg çiziyorum ortalığa karşı
değersiz batonumla.
Sonsuz kubbeli ırmaklardan aksın
yaşlar, kaçmak ve akkor!
Sakin ücralarda vatanı müdaafaya durayım
birde dişlerimin arasından sızan bilye şöyle dursun
(artık diğerlerinin yanında kulak arkamda)
boşlukta kalan kurşunlar
gırtlağıma denk gelip gülmemi vurmakta.
Sızıntı yapan diaspora
birkaç duvar daha eklenme sonucuna kavuştu nitekim.

Tuna KARA

Abonelik
Bildir
guest
2 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Yazıyı okurken dikkatimi çeken bir kesiti alıntılayarak yazmak istiyorum. Hasan Sabbah ile ilgili.
“””Sabbah’ın kınından bir arşe çekip oldum olası ecdadın kütüğüne vurduktan ardı saklanmış yüce gayenin tekeri olabilecek olan. Uzunlamasına kemer asmayı döküp tartarken nefsimin belirdiği anda öldüğümü fark ettim….”””
Alamut kalesini okumuştum. Kendi çocuğunu bile 40 küsür yıl üzerinde çalıştığı ve yapmış olduğu projesinin uğruna oğlunu bile affetmeyen zalim bir Hasan Sabbah vardı. Yine aynı şekilde kendi emellerinde kullanmak için assassin’screed e ilham olacak şekilde çocukları kullanarak intihar timleri oluşturan Hasan Sabbah ‘ın akıl almaz projesi için insanlığa ve çocuklara zerre kadar değer vermeyen bir tipleme geldi aklıma…

SEO E-Ticaret Akblog

Edebi anlamda söz gelimi olarak söylüyorum. (Söylediklerim bağlayıcı değil kendi görüşüm). Biraz daha basit kelimeler ile cümleler kurulabilirdi. Hem daha anlaşılır olurdu hemde okuyan için yorum yapmak veya düşünmek daha rahat olur idi diye düşünüyorum görüş olarak. Yinede verilen bir emek var ortada ve Tuna arkadaşımı tebrik ediyorum.

%d blogcu bunu beğendi: