Bu gece biriktirdiklerim kan oldu. Sıcacık, koyu kırmızı…
Sanki şeytanın melek olduğu, çirkinliğin güzelliğe karıştığı, fakirin altınla yıkandığı bir gecedeydim. Gerçeklik büküldü, her şey yer değiştirdi; ama tek sabit kalan bendim — elimde kanla.
Dişlerim artık ellerimde, saçlarım sadece hayalimde kaldı.
Sensizliğin içindeki sessizliğe gömüldüm.
Her nefeste biraz daha içime çektiğim yalnızlık, etrafımı sarmalayan sessizlikten daha gürültülüydü.
Damarlarım görünmüyor artık, belki de içimde akacak bir şey kalmadı.
İştahım da yok.
Yanı başıma oturmuş bir gölgeyle konuşuyorum. Sohbetimiz intihardan bile beter.
Ne dediğimi o an ben de bilmiyorum, ama o, her şeyi biliyor gibi susuyor.
Kendime bile yabancıyım artık.
İçimde büyüyen bu yabancı, eski beni çoktan tüketmiş.
Kadehleri vurmayın, ne olur…
Uyanmasın bu sessizlik.
Eğer şeref bunun içindeyse o hâlâ neden yok ortada?
Bu gece kan topladım.
Belki de kendimden geriye kalanları…