Giriş

Tarih boyunca zulme ve baskıya boyun eğmeyen, inançları uğruna mücadele eden öncü şahsiyetler olmuştur. Bunlar arasında benim için özel bir yer tutan Aliya İzzetbegoviç, Tito yönetimine karşı dik duruşu ve İslami yaşamıyla kalbimde derin izler bırakmıştır. O; siyasetçi, devlet adamı, avukat, yazar ve düşünür kimliğiyle, İslam dünyasının içine düştüğü durumu cesurca eleştirmiş; “İslam Deklarasyonu” ve “Doğu ile Batı Arasında İslam” gibi eserleriyle, Müslüman toplumların bilinçlenmesine katkıda bulunmuştur.

Çocukluk ve Gençlik Yıllarındaki Duruşu

Aliya İzzetbegoviç, 8 Ağustos 1925’te Bosanski Šamac’ta dünyaya gelmiştir. Müslüman bir ailede büyüyen yazar, erken yaşlardan itibaren İslami değerleri hayatının merkezine almıştır. Eğitim hayatı boyunca komünizm, faşizm ve liberalizm gibi ideolojileri tanıma fırsatı bulan Aliya, bu akımlara kapılmak yerine kendi Müslüman kimliğini koruyarak İslami düşünceyi savunmayı tercih etmiştir.

I. Dünya Savaşı sonrasında Yugoslavya’da komünizmin güçlenmesine rağmen, Aliya İzzetbegoviç, İslam’ın insan fıtratına en uygun yaşam biçimi olduğunu savunarak mücadelesini sürdürmüştür. Müslüman kimliğini korumak ve gençleri bilinçlendirmek amacıyla “Genç Müslümanlar” hareketine katılmış; bu hareket, sadece kimliğin savunulmasının ötesinde eğitim ve sosyal yardımlaşma yönünde faaliyetler geliştirmiştir. Tito yönetimi, yazarın bu faaliyetlerini tehdit olarak görüp, 1945 yılında “Genç Müslümanlar” hareketiyle ilişkilendirerek tutuklama yoluna gitmiştir.

Hapishane Yılları ve Gelişen Düşünce Dünyası

Genç yaşta cezaevine düşmek, Aliya İzzetbegoviç için bir dönüm noktası olmuştur. Mahkumiyet sürecinde bolca okuma imkânı bulan yazar, İslami düşüncelerini derinleştirerek Müslümanların bilinçlenmesi gerekliliğine inanan fikirlerini geliştirmiştir. Bu doğrultuda, 1979 yılında “İslam Deklarasyonu” adlı eserini kaleme almış; 1990’da yeniden yayımlanan bu eser, geniş kitlelere ulaşarak önemli bir referans haline gelmiştir.

1949’da serbest bırakıldıktan sonra, yazar mücadele hayatını kesintisiz sürdürmüş; ancak 12 Mart 1983’te “İslam Deklarasyonu” ve benzeri fikirleri nedeniyle tekrar tutuklanarak 14 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Uluslararası baskılar sonucunda 1988’de serbest bırakılması, Yugoslavya’daki Müslümanların kimliklerini yeniden kazanmalarında önemli bir dönemeçtir.

Avrupa’nın Kalbinde Müslümanlara Bir Yurt

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Yugoslavya’nın parçalanmaya başlamasıyla birlikte, Aliya İzzetbegoviç Bosnalı Müslümanların haklarını korumak ve onları temsil edecek bir devlet inşa etmek amacıyla 1990 yılında Demokratik Eylem Partisi’ni (SDA) kurmuştur. Asıl hedefi, Bosna-Hersek’in çok etnikli yapısını koruyarak kapsayıcı bir devlet oluşturmak olan yazar, bu süreçte aşağıdaki ifadelerle siyasi duruşunu ortaya koymuştur:

> “Karadziç’in verdiği mesajlar, aynı zamanda, diğerlerinin de neden Yugoslavya’da kalmak istemediğini gösteriyor. Karadziç’in istediği Yugoslavya, içinde yalnızca Sırplardan oluşan bir yapıdadır. Bizi yok etmekle tehdit ediyorlar. Fakat bilin ki, Müslümanlar asla yok olmayacaktır.”

Bosna Savaşı döneminde, Saraybosna’nın ağır bombardımana maruz kaldığı günlerde Aliya İzzetbegoviç yalnızca halkına moral vermekle yetinmemiş, diplomasi yoluyla Bosna’nın varlığını korumaya yönelik çabalarıyla ön plana çıkmıştır. Bu süreçte ifade ettiği;

> “Biz savaşı başlatan taraf olmayacağız, fakat kendimizi savunacağız.” sözü, aynı zamanda savaşın acımasız gerçeklerine karşı kendini savunma iradesini ortaya koymaktadır. Ayrıca, Sırp tarafının uyguladığı işkence yöntemlerine karşı;

> “Ben onlar gibi olmayacağım. Ben bir Müslüman’ım.” diyerek, insanî değerleri ve ahlaki usulleri savunmuştur.

Devlet Adamlığı ve Son Yılları

1996 yılında Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nde görev alan Aliya İzzetbegoviç, sağlık sorunları nedeniyle 2000 yılında görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Ömrünün son dönemlerinde felsefi ve entelektüel içerikli eserler kaleme alan yazar, Müslüman dünyasına önemli bir entelektüel miras bırakmıştır. 19 Ekim 2003 tarihinde vefat eden Aliya, halkı tarafından derin bir saygıyla anılmış ve mezar taşına işlenen “El-Abdu’l-Allah” ifadesiyle mütevazı kişiliğini simgelemiştir.

Sonuç

Aliya İzzetbegoviç’in yaşam öyküsü, yalnızca Bosna halkı için değil, tüm insanlık için ilham verici bir örnek oluşturmaktadır. Adalet, insan hakları ve özgürlük uğruna verilen mücadele, yazarın tarihe kazınmış onurlu bir yer edinmesine vesile olmuştur. Eserin sonunda yer alan;

> “Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” sözü, tarih ve gelecek için güçlü bir uyarı niteliği taşımaktadır.

Kaynakça

  1. Aliya İzzetbegoviç – İslam Deklarasyonu (1979, 1990) – Yazarın cezaevi yıllarında kaleme aldığı ve Müslüman toplumların bilinçlenmesine ivme kazandırdığı temel eser.
  2. Aliya İzzetbegoviç – Doğu ile Batı Arasında İslam – İslam dünyasının içinde bulunduğu durumu eleştiren ve aydınlatıcı nitelikteki önemli eser.
  3. Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Kayıtları – 1996’da devlet adamlığı dönemine ilişkin resmi belgeler ve istatistikler.
  4. Araştırma ve Kişisel Notlar (Talha Hamza) – Yazarın konuyla ilgili kendi derlediği araştırma sonuçları, gözlemler ve kişisel belgeler.
Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments